• Dünyada Kitap
    Margaret Atwood’dan Aslı Erdoğan’a Mektup Dünya Tutuklu Yazarlar Günü’nde yazar Margaret Atwood, Aslı Erdoğan’a bir mektup yolladı. Atwood mektubunda şunları söyledi: “Sevgili Aslı Erdoğan, sana hapis(Devamını oku)
  • Mutluluğa Giriş
    “Mutluluk Konservesi.” Kitabın yazarı Orhan Tüleylioğlu’nun affına sığınarak söylemek zorundayım: Ne kadar da kötü bir isim! Kitabı okuduğum günler, adını kapatmaya çalışarak, merak edip soran arkadaş(Devamını oku)
  • Gayri Resmi Şair Geçidi
    Refik Durbaş, “Şiirin Gizli Tarihi”nde şiir gibi yaşayanların mahrem tarihlerini anlatıyor. Bizleri hayatın gerçekten büyülü olduğuna inandıran söz peygamberlerini… Onların aşklarını, dostluklarını, y(Devamını oku)
  • Gerçekliğe Kafa Tutan Bir Roman
    Hüseyin Kıran, uzak zamanlarda ve uzak ülkelerin birinde bir ceza memurunun Efendiler’ince elçi olarak yetkilendirilerek bilmediği yollara, bilmediği dünyalara düşmesini anlatıyor “Dağ Yolunda Karanlı(Devamını oku)
  • Hesaplaşmalar Tarihi
    Rıza Kıraç’ın “Londra’da Hoş Cinayet” kitabını, hem başlığı hem de romanın açılış bölümündeki silahlı çatışma sahnesi nedeniyle, bir “polisiye” ile karşı karşıya olduğumu düşünerek okumaya başladım. İ(Devamını oku)
  • Film Şeridi Gibi
    Şoför Nebahat, Turist Ömer, İnek Şaban... Bu karakterlerin yer aldığı filmleri tam olarak hatırlayamasak da, hatta hiç izlememiş bile olsak, isimlerini duyduğumuz anda kafamızda bir görüntü oluşuyor i(Devamını oku)
  • Karl Ove Knausgaard’ın Çocukluk Adası
    Knausgaard, “Çocukluk Adası”nda, küçük Karl Ove’un dünyasını yüzeye çıkarıyor. Ama hayatının ilk altı yılına dair neredeyse hiç anısı yok yazarın; öyle söylüyor henüz kitabın başında. Yaşamının, hatır(Devamını oku)
  • küçük İskender’den İki Yeni Kitap
    küçük İskender, Can Yayınları’ndan çıkan iki yeni kitapla okuruna sürpriz yaptı. “‘Her Şey’ Ayrı Yazılır” ve “Waliz Bir” isimlerini taşıyan kitaplar, şairin düzyazı metinlerinden oluşuyor. “Waliz Bir”(Devamını oku)
  • Oscar Wilde’ın Sosyalizmi
    Her kitabın bir macerası var. “Dorian Gray’in Portresi”, “Reading Zindanı Balladı”, “De Profundis”ini ülkece iyi bildiğimiz, kimine göre deha kimine göre fazla abartılmış (overrated) Oscar Wilde’ın Tü(Devamını oku)
  • Korku Kültürü ve Çocuklar
    Geçmişte çocuk yetiştirirken yapılan birçok hatanın farkındayız artık. Onlardan dersler çıkartabilecek durumdayız. Yeni kitabı “Geliştiren Anne-Baba” ile farkındalığımızı bir kat daha arttıran Doğan C(Devamını oku)
  • Siz Hiç Ergen Oldunuz mu?
    Artık çocuk değilsiniz. Ama yetişkin de olamazsınız. İkisinin dünyası arasında; araftasınız. Bir zaman gelecek “daha o kadar büyümedin”lerin dünyasından siz de ardınızdan gelenlere aynı muameleyi çeke(Devamını oku)
Sayı: 132 - Aralık 2016

Mutluluğa Giriş

A. Meriç Şenyüz
(mericsenyuz@gmail.com)

“Mutluluk Konservesi.” Kitabın yazarı Orhan Tüleylioğlu’nun affına sığınarak söylemek zorundayım: Ne kadar da kötü bir isim! Kitabı okuduğum günler, adını kapatmaya çalışarak, merak edip soran arkadaşım olursa, “Hayır, kişisel gelişim kitabı değil bilakis çok farklı bir kitap” diye açıklamalarda bulunarak, o da olmadı, “Ya işte Remzi Kitap Gazetesi için yazıyorum, yoksa adı ‘Mutluluk Konservesi’ olan bir kitapla ne işim olur” türünden açıklamalar yaparak geçti.

Oysa ne de güzel bir kitap yazmış, Orhan Tüleylioğlu. Hatta hiç abartısız belirtmeliyim ki; bu gazete için kaç kitap okudum bilmiyorum ama içlerinden en sevdiklerimden biri, hatta belki de birincisi bu kitap oldu. Şahane bir kitaba, berbat bir isim! Bu yazıyı da kitabı adından dolayı almama ihtimali olan okurun fikrini değiştirebilirim umuduyla yazıyorum. Kitabın adı sadece ucuz ‘kişisel gelişim’ kitaplarını çağrıştırdığı için kötü değil aynı zamanda içeriğine ve savunduğu şeylere de tamamen ters. Hiç mutluluk konserveye konur mu ki?

“Konmaz” diyor Tüleylioğlu, koymaya da çalışmamış zaten ama tutmuş bu özenli çalışmanın adını öyle koymuş. Konserveli kapak yaptırmış bir de. Neyse, artık bu isim eleştirisini geçelim içerikte ne var ona başlayalım dilerseniz.

Tüleylioğlu insanlığın düşünce tarihi boyunca çok çeşitli, birbirinden çok farklı uğraklarına şöyle bir dokunarak bir mutluluk kilimi dokumuş. Bakın benden de çıka çıka bu isim çıktı! Capcanlı, yaşayan, asla basit ve ucuz olmayan, birbirine zekice ve yaratıcı bağlantılarla bağlanan bir mutluluk tarihi bu. O kadar güzel alıntılarla, öylesine ilginç ayrıntılarla bezemiş ki kitabı yazar, aslında kitap yazılarında çok sevmediğim bir şey yapacak, biraz fazla alıntı vereceğim bu yazıda.

Kitap ilk başta çok alakasız görünebilecek bir noktadan, televizyonun hayatımızdaki yerinden başlıyor serüvene. Uzaktan kumandanın mucidi Eugene Polley’in hikâyesiyle… George Gerbner’den şöyle bilgece bir cümleyi içeriyor bu bölüm; “Eğer kişi insanların çok TV izlediği bir evde yaşıyorsa, o kişi aynı dünyada yaşayan ama daha az TV izleyen yan komşusundan daha kötü bir dünyada yaşıyor demektir.” Demek ki:

Mutluluk Dersleri 1: TV’yi kapatıyoruz.

Oradan Aydınlanma’nın büyük düşünürü Voltaire’in hayatına sıçrıyoruz. Birilerinin hayatımızı karanlığa boğmaya çalıştığı günlerde çok ihtiyaç duyduğumuz bir isme yani… “Zadig” adlı romanında sergilediği mutluluk anlayışıyla başlayıp, mutluluk için yazdığı ansiklopedi maddesine uzanıyoruz; “Haz, mutluluktan daha hızlı geçip giden bir şeydir ve mutluluk da, bahtiyarlıktan daha geçici bir durumdur.”

Mutluluk Dersleri 2: Mutluluk geçicidir.

Aa, bir de bakıyoruz kitap bize “6-7 Eylül Olayları”nı anlatmaya başlıyor. Ne alakası var şimdi mutlulukla bu karabasanın? Bölüm o günlerde sırf komünist olduğu için olayların üzerine yıkılmak istendiği Aziz Nesin ustamızın yaşam öyküsüne bağlanıveriyor. Ve Aziz Nesin üçüncü dersi veriyor: “Şimdi eskisinden daha çok / Güldürmek istiyorum insanları...”

Mutluluk Dersleri 3: Mutluluk başka insanları güldürebilmektir.

Derken Sivas Katliamı... Kişisel gelişim kitabıyla hiç ilgisi yok diye uyarmıştım sizi değil mi? Ama bölüm sonunda bu kez Sivas’ta katledilen değerli aydınımız Asım Bezirci’den bir ders var. “Hayatınızı tarif eder misiniz?” diye sorulunca “Sevmek, çalışmak, aramak, okumak, acı çekmek, direnmek” diye özetlemiş ve “Mutlu olmak yok mu?” denince şöyle ekleyivermiş: “Çok az…” Demek ki dördüncü dersimiz bu.

Mutluluk Dersleri 4: Mutluluk az bulunan bir şeydir; kıymetini bilin.

Peki, Albert Einstein’ın mutlulukla ne ilgisi olabilir? Aslında kitabın bağlamında çok da yok. Ama Tüleylioğlu büyük matematikçi, barış davasının yılmaz savunucusu Bernard Russell’ın mutlulukla ilgili görüşlerini anlatmak için biraz dolambaçlı ama çok keyifli bir yol seçerek işe Einstein’dan başlıyor. Beşinci dersimizi bize Russell veriyor: “Mutlu insan dış dünyada yaşar, özgür sevgileri ve geniş ilgileri vardır.”

Mutluluk Dersleri 5: Mutluluk salt evinizde tek başına yaşayabileceğiniz bir şey değildir. Dışarı çıkın!

Haydaaa… Atom çağından bahsediyorduk. M.Ö. 335’e nerden geldik? Kıbrıs’ta doğan Zenon mu söyleyecek 21. yüzyılda mutluluğun sırrını? Stoacılıktan bahsediyor şimdi de Tüleylioğlu. Peki ne diyor Stoacılar? “Mutlu yaşam ne zenginlikte, ne şöhrette, ne bedensel hazlardadır.”

Mutluluk Dersleri 6: Parayla saadet olmaz!

Peki, yaşlılıkta da mutlu olabilir mi insan? Bu kez Roma’nın meşhur hitabet, siyaset ve felsefe ustası Cicero’nun hayatındayız. Yaşlılığın mutsuzluk kaynağı olmadığını, yaşlılığın üstünlüklerini ve bu üstünlüğün getirdiği mutluluğu anlatıyor bilge Romalı… Demek neymiş?

Mutluluk Dersleri 7: Mutluluk yaşta değil baştadır!

Peki ya özgürlük? Özgür olmak mı mutlu olmak mı, diye sorsalar ne olurdu yanıtınız? Bu kez insanlığın en güzel şarkısı olan Ekim Devrimi yıllarındayız ve izlediğimiz sanatçı “Biz” adlı distopya başyapıtının yazarı Yevgeni Zamyatin. Stalin dönemi baskılarından Paris’e kaçmak zorunda kalan, tek yapıtıyla kendi dilinde, kendi ülkesinde yasaklı olsa da, koskoca bir geleneğin ilk adımını atan, hiçbir zaman kapitalizmle uzlaşmadığı için Fransa’da yoksulluk içinde ölen Zamyatin’den geliyor bu kez ders: “Özgürlük mutsuzluğa gebe olmak zorunda değildir…”

Mutluluk Dersleri 8: Özgürlük ve mutluluktan birini seçmek zorunda değilsiniz. İkisini de isteyebilir, ikisini de alabilirsiniz!

Bütün dersleri burada sıralasam kitabı almazsınız ama başından beri derdim şu: ismine aldanmayın bu kitabı edinin. İnsanlık tarihi boyunca, sanatçılar, düşünürler, hatta bazen sıradan kişiler mutluluk üzerine neler düşünmüşler bir göz gezdirin. Emin olun bilgilendirici olduğu kadar, keyifli, lezzetli, maceralı, oyuncaklı bir okuma sizleri bekliyor olacak. Bitirirken bir soru daha sormama izin verin, “Mutluluk 101” mi olsaydı bu güzel kitabın adı? Hem mutluluğa giriş hem de alınacak 101 ders babında?

“Mutluluk Konservesi”, Orhan Tüleylioğlu, 264 s., Dafne Kitap, 2016