KATEGORİLER
- En Yeniler
- Dünya Edebiyatı
- Türk Edebiyatı
- Tarih - Araştırma
- Anı - Biyografi
- Toplum ve Siyaset
- Kent Kültürü
- Yabancı Dilde Kitaplar
- Ev - Aile - Toplum
- Sağlık ve Kişisel Bakım
- Bitkiseverin Kitaplığı
- Beslenme ve Diyet
- Yemek ve Mutfak Kültürü
- Toplum ve Ekonomi
- İş ve Yönetim
- Sinema
- Müzik
- Fotoğraf
- Mimarlık
- Sanat Dizisi
- Taschen Temel Sanat Dizi
- Sanatçılar, Akımlar, Yapıtlar
- Uygulamalı Sanat Dizisi
- Felsefe - Bilim - Estetik
- Temel Eserler
- Toplumbilim - Kültür
- Sözlük - Dil
- Bilim ve Teknik
- Çeşitli Kitaplar
- İndirimli Kitaplar
- Kitap Gazetesi
- Okul Öncesi Kitapları
- Çocuklar İçin Kaynak Kitaplar
- Masal Kitapları
- Çocuklar İçin Klasikler
- Eğlenceli Serüvenler Dizisi
- Seçimler Dizisi
- İlk Gençlik Kitapları
- Çizgi Romanlar
- E-Kitap
- Sesli Kitap
- Dağıtımını Yaptığımız Ürünler
REMZİ'DE ÇOK SATANLAR
Kızgınlık, Suçluluk & Utanç
Gücün ve Seçimin Geri Kazanımı
Liv Larsson
Çevirmen: Şirvan Akay
"Kimin haklı kimin haksız olduğu yerine iç kargaşadan özgürleşmek"
“Hiçbir zaman utanç, suçluluk, mecburiyet, görev nedeniyle bir şey yapma. Bir şey yapacaksan aynı bir çocuğun ördek beslerken yaptığı gibi gönülden yap.” Marshall Rosenberg’in bu sözü Şiddetsiz İletişim çalışmalarında sık sık tekrarlanan sözlerinden biri. Liv Larsson Kızgınlık, Suçluluk ve Utanç’ta işte bizim gönülden vermekle ilgili kapılarımızı açacak anahtarları sunuyor. Bu kitap kızgınlığı ve onun ardındaki utanç ve suçluluk duygularımızı utanmadan ve suçluluk duymadan nasıl kabul edip ihtiyaçların güzelliğine dönüştürebileceğimize ilişkin ilhamla dolu. ”
Kitabın önsözünde CNVC Sertifikalı Şiddetsiz İletişim ve Sertifikasyon Eğitmeni Vivet Alevi şöyle diyor: “İnsanların utandırılarak, birileri tarafından aklının başına getirilmesi gereken kötü, nankör, nefsine hakim olamayan günahkârlar olabileceğine inandırıldık. Birilerine ‘haddi bildirilmeli’dir, o başına hak ettiği gelen biri’dir. O nedenle; ‘tövbe etmeli’dir. Birilerinin de bizim hakkımızda böyle düşünmemesi için şekilden şekile girebilir, utançtan yerin dibine geçebilir, haklı olduğumuzu ispat etmek, suçsuz olduğumuzu kanıtlamak için bin dereden su getirebiliriz. Ne kadar sık ‘vallahi billahi’ diye inançlı inançsız yemin etmişizdir. Elalem fark etmesin diye, kendimizi gizlemiş ve bunların normal olduğuna inanmışızdır. Böyle olduğuna inandığımız insanlara, bu bizsek; kendimize kızmak en normal haldir. Bunun şiddet olduğunu düşünmek aklımıza bile gelmez.”