• Dünyada Kitap
    2016 Nobel Edebiyat Ödülü Bob Dylan’ın Nobel Edebiyat Ödülleri bu sene edebiyatseverleri fena şaşırttı. Ödül, “Amerikan şarkı geleneğine yeni şiirsel anlatımlar kattığı” için ünlü şarkıcı ve söz yazar(Devamını oku)
  • Ebeveyn-Çocuk İlişkisi Üzerine Bir Başucu Kitabı
    Hamile olduğumu öğrendiğim anda başlamıştı anneliğim. “Dikkatli” ile başlayan pek çok şey girmişti hayatıma; dikkatli davranma, dikkatli beslenme, dikkatli hareket etme gibi… Anneliğin içgüdüsel olduğ(Devamını oku)
  • Müptezeller’e Karşı…
    2000’ler sonrası Türkçe edebiyatın en çok konuşulan yazarlarından Emrah Serbes’in yeni romanı “Müptezeller”, İletişim Yayınları tarafından yayımlandı. Emrah Serbes, kendine has edebiyat anlayışı olan (Devamını oku)
  • Edebi Mekânlar
    Mimar, sanatçı, felsefeci ve akademisyenlerden oluşan 55 önemli ismin katkı koyduğu “Edebiyatta Mimarlık”, Hikmet Temel Akarsu ve Nevnihal Erdoğan’ın yaklaşık yedi yılda hazırladıkları bir projenin ür(Devamını oku)
  • Ne Kalır Bize Babadan?
    Önce bir boşluk olur biri ölünce. İnsan elini ayağını nereye koyacağını bilemez, bedeni canına dar gelir. Kalbi büyür, öleceğini sanır. Ama kalanların hatırına devam edecek bir yol bulur sonunda. Sonr(Devamını oku)
  • Edebi Şamanizm
    Bir hayvana dönüşme fikrine, aslında o kadar da yabancı değiliz. Ne de olsa, tarihsel ve coğrafi olarak bağlantımız bulunan ve az çok bildiğimiz Şamanizmin temelinde tam da bu yer alıyor. “Kuş-oluş”, (Devamını oku)
  • Cem Akaş’tan Bir Bilimkurgu Roman
    1992 yılında yayımlanan ve bugün kült yapılar arasında anılan ilk romanı “7” ile tanıdığımız Akaş, tüm yazarlık serüveninde olduğu gibi son romanında da özgün ve zihinlerde yeni kapılar açan bir metin(Devamını oku)
  • Yeni Bir Kafka Okuması
    Edebiyat tarihinde en çok anılan roman kahramanlarının başında K. gelir kuşkusuz. Kafka’nın K’sı, gerçekten Kafka’nın K’sı mıdır, diye merak edilir. Kafka kendini bir roman kahramanı yapmıştır da, adı(Devamını oku)
  • Dün ile Yarın Arasında
    İnsan gitmeyi öğrenebilir. Ben sekiz yaşında bir çocukken bir gün tek başıma gidebileceğimi öğrendiğimde çok mutlu olmuş, sonra hep o günün gelmesini beklemiştim. İnsan büyürken terk etmeyi öğreniyor,(Devamını oku)
  • Kalıpsözler, Klişeler ve Evdeki Devrim…
    Haydi küçük bir dersle başlayalım. Dille ilgilenen, yazıp çizen, okuyan düşünen hemen herkesin, hepimizin müptelası olduğu bir küçük Necmiye Alpay dersiyle: “Yeni yılınız kutlu olsun, bayramınız kutlu(Devamını oku)
  • Muammalı bir Nazar: Berber
    Nobel edebiyat ödülünün Bob Dylan’a verilmesi halen tartışılıyor. Nobel komitesinin bu tercihini dehşetli küçümseyenler bolca mevcut sosyal medyada. Kayda değer öteki görüş de, Nobel komitesinin son i(Devamını oku)
Sayı: 131 - Kasım 2016

Dağlarca’yla Evinde Son Görüşme-4


Emre Kongar

Fazıl Hüsna Dağlarca yazı ve şiirin ahlakını ve nasıl şair olduğunu anlatarak devam ediyor.

* * *

- Ama aydınlanmayı yaşadılar.

- Elbette yaşayacak.

- Fakat Orta Asya aydınlanmaya 1917’yle girdi.

- Dünya artık dönüyor. Sol sağa geçiyor, sağ sola geçiyor. Sizin gibi birçok yazarımızın uğraşına rağmen Türkiye’deki halk aydınlanmamış, hani nerede aydınlanma?

- Atatürk’ün aydınlanma devrimi yenilgiye uğrayacak mı Türkiye’de?

- Uğramaz. Asla.

- Biz de çok ahiret sorusu soruyoruz.

- Hayır, öyle değil. Bunlar her zaman benim içimde kımıldayan konular.

- Çünkü Fazıl Hüsnü’nün şiirleri bu felsefeye ve dünya görüşüne dayanıyor. Bunun için de bir gazetenin 1. sayfasında yer alması çok güzel.

- Yazının temelinde, içinde bir ahlak vardır. İnsanın cümlesi tam yerine oturmuşsa, sözcüklerin doldurduğu yerin tam hakkını vermişse, o yazıda sizin söylediğiniz her şey vardır. İnsanın kurtuluşu, aydınlanması, hepsi vardır. Neden vardır?

- Ahlaklıysa eğer...

- Yazı tam ise değildir. Yazı tam ise ahlaksız olamaz. Yazının mantığı oradadır.

- Şiire de öyle söylemiştiniz. Kötü şiir olmaz, ahlaksız yazı olmaz. Çünkü mantığı varsa öyledir.

- Eski bir düşünce, ama hâlâ yaşıyor, mantığından dolayı yaşıyor.

- Yazıda mantık, şiirde çıplaklık öyle mi?

- Şiirin de mantığı vardır, estetiğin de. Mantık öyle bir şey ki... Aslında dünya hazır, her şey önümüzde. Biz bunu anlamıyoruz, gözümüzü kapatıyoruz, bir şeyler bulmaya çalışıyoruz. Yok. Ben sizin gibi bilgili bir insan olsam, mekteplerde çocuklara durmadan bugün ne gördün diye yazı yazdırırım. Onlar yaza yaza bir eğitimden geçerler ki şaşarsınız. Ben okumak için, babamdan dayak yememe rağmen...

* * *

Kuleli ve şairlik öyküsü:

- Daha da baştan anlatırsam, bir gün yemek yerken, Tarsus’tayız, ben de ortaokulu bitirmek üzereyim. Babam da orada çalışıyor. Ablam İstanbul’a gelmiş, akrabamızda kalmış, bu evin oğlu Kuleli’ye gidiyormuş. Geldi bunu sofrada anlattı överek. Babam dedi ki ben seni Kuleli’ye göndereyim. Halbuki ben üniversiteye gitmek istiyorum. Ben kalktım sofradan, hayatta ilk protestomdu, babam da sert, asabi bir adamdı, suratına bakamazsınız. Kalktım ayağa, gittim sedire basarak Kuranıkerim’in en küçüğünü aldım, 3 kere öptüm, askeri okula gitmem dedim. Babam bir kızdı, kıpkırmızı oldu, yiyecek gibi baktı. O da kalktı, Kuranıkerim’in büyüğünü aldı ve 3 kere öptü, ben seni Kuleli’ye göndereceğim dedi.

Ondan sonra, Kuleli’ye giderken dedim ki, “Şiir kitabımı çıkarmazsam lanet olsun”...

Uğraştım uğraştım, bir şeyler yazdım, çizdim ve tam mektep bitti 1 Ağustos’ta, evden bana 60 lira para geldi, kaba kumaştan güzel bir elbise yaptırayım diye. Aldım parayı yanıma hemen, nerede kitap basılır ne yapılır bilmeden, Beyazıt’a gittim. Sora sora bir matbaa buldum. Bozkurt Matbaası’ymış. Oraya kitabı verdim, ama kitap benim demeye de utanıyorum, bir arkadaşım bana Anadolu’dan gönderdi, bunu ben bastıracağım dedim. Kitabı aldım, ama ben yanlışlıkları düzeltiyorum sürekli, adam anlamış zaten benim kitabım olduğunu. Neyse, sonra kitap basıldı, adam bana bunu imzalar mısınız, dedi. O zaman cahilliğimi anladım. O kitap ben subay çıktığım gün çıktı. Ve arkadaşlarım da aldı kitabımı.