KATEGORİLER
- En Yeniler
- Dünya Edebiyatı
- Türk Edebiyatı
- Tarih - Araştırma
- Anı - Biyografi
- Toplum ve Siyaset
- Kent Kültürü
- Yabancı Dilde Kitaplar
- Ev - Aile - Toplum
- Sağlık ve Kişisel Bakım
- Bitkiseverin Kitaplığı
- Beslenme ve Diyet
- Yemek ve Mutfak Kültürü
- Toplum ve Ekonomi
- İş ve Yönetim
- Sinema
- Müzik
- Fotoğraf
- Mimarlık
- Sanat Dizisi
- Taschen Temel Sanat Dizi
- Sanatçılar, Akımlar, Yapıtlar
- Uygulamalı Sanat Dizisi
- Felsefe - Bilim - Estetik
- Temel Eserler
- Toplumbilim - Kültür
- Sözlük - Dil
- Bilim ve Teknik
- Çeşitli Kitaplar
- İndirimli Kitaplar
- Kitap Gazetesi
- Okul Öncesi Kitapları
- Çocuklar İçin Kaynak Kitaplar
- Masal Kitapları
- Çocuklar İçin Klasikler
- Eğlenceli Serüvenler Dizisi
- Seçimler Dizisi
- İlk Gençlik Kitapları
- Çizgi Romanlar
- E-Kitap
- Sesli Kitap
- Dağıtımını Yaptığımız Ürünler
REMZİ'DE ÇOK SATANLAR
Merdiven Altı Terapi
Deniz Dülgeroğlu
“Ne zaman söylediğim şeylerin birilerini rahatsız etmesinden endişelensem, aklıma o ressamın yüzü geliyor. ‘Rahatsız etmek benim görevim,’ diyorum kendime. Platon’un Sokrates’in Savunması’nda dediği gibi: ‘Ben Tanrı tarafından bu devlete gönderilmiş bir at sineğiyim ve bu devlet koca cüssesi nedeniyle yavaş hareket eden, canlanması gereken bir attır. Ben de Tanrı’nın bu devlete musallat ettiği bir at sineği gibi bütün gün her yerde sizi uyandırıyorum, hareketlendiriyorum, azarlıyorum ve ikna ediyorum. Ve eğer Tanrı sizi düşünerek bir at sineği daha göndermezse, hayatınızın geri kalanını uyuyarak geçirirsiniz.’
Sokrates gibi, o ressam gibi ve bu dünyaya musallat olan daha nicesi gibi ben de bu toplum için bir at sineği olmayı kendime görev edindim. Kıçınızın dibinden ayrılmadan vızıldayacağım, sizi rahatsız edeceğim ama sonuçta zihninizdeki bazı kalıplaşmış fikirlere çomak soktuğum için düşünmek zorunda kalacaksınız. Ve birileri –kendilerini bu zahmete soktuğum için bana müthiş bir öfke duysalar da– değişecek...”
“Merdiven Altı Terapi”, kendi varlığını küçülte küçülte, Kafka’nın “Dönüşüm” hikâyesindeki gibi, bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında kendisini devasa bir ütü masasına dönüşmüş olarak bulan bir kadının, Orta Doğu’ya inat, hayatı yaşama ve anlamlandırma hikâyesi.